PROJE
YÜRÜTÜCÜLERİ: FATMA BAŞARAN (MİMAR) GİZEM BAŞKAN (MİMARLIK
ÖĞRENCİSİ) &
LEVENT KALAÇ (MİMARLIK ÖĞRENCİSİ)
PROJENİN
YÜRÜTÜLDÜĞÜ OKUL: TÜRK-İŞ BLOKLARI İLKÖĞRETİM OKULU
PROJENİN UYGULANDIĞI YAŞ GRUBU: 4. SINIF ÖĞRENCİLERİ
PROJENİN UYGULANDIĞI TARİH: 25.12.2003
PROJE KONUSU: YAKIN ÇEVREMİZİ TANIMAK
Tanıdıkça sever, sevdikçe sahiplenip ,kollayıp, koruruz.
Genelde çevreye duyarsız bir toplum olmamızı; çevreyi tanımayı ders olarak
algılayıp o dersi öğrenip görevimizi başarı ile tamamlamış olarak okulda
bırakmamıza bağlıyorum.
Her mahallenin oluşum süreci bir hikayesi var, her sokak adının bir öyküsü veya
nedeni olduğu gibi. Çevreyi tanıtırken bunları da içine katıp, çocukların
gördükleri yerlerin yaşayan, gelişen, değişen, sürekli devinim halinde
izlenmesi zevkli bir olgu olduğunun farkına varmalarını sağlamalı, çevreyi
tanımayı ders olmaktan çıkarıp, çevreye karşı duyarlı ve koruyucu olmanın bir
yaşam biçimi ve ömür boyu süren bir alışkanlık haline dönüşmesi gereğini
çocuklara anlatmalıyız.
Mimarlar Odası Ankara Şubesinin başlattığı ‘’1000 Mimar 1000 Okulda ‘’ projesi
ile daha çok çocuğa ulaşmak ve çocukların çevre konusundaki düşüncelerini
öğrenmek için bu etkinliğe gönüllü olarak katılıyorum.
SUNUM :
1- YAKIN CEVRE :
Sınıfımızda kaç tane pencere var ?
Pencere içindeki parçalarla birlikte BİR BÜTÜN,
Ama................. sınıfın bir PARÇASI.
Sınıfımız dört duvar, tavan ve döşemeden oluşan bir mekan, kapısını
kapattığımız zaman diğer bölümlerden bağımsız sadece bize ait olan bir yer. BİR
BÜTÜN,
Ama....... .. okulumuzun bir PARÇASI.
Sınıflar, bunları birbirine bağlayan koridorlar ,öğretmenler odası ,kantin,
bahçe... ihtiyaçlarımızı giderdiğimiz diğer bölümleri ile birlikte okul tam bir
yapı . BİR BÜTÜN.
Ama............... sokagın bir PARÇASI.
Başka bütün ve parça örnekleri ?
(sokak- mahalle, mahalle-kent, kent-bölge, bölge-memleket.......)
Evimize baktığımız zaman da böyle bağımsız mekanlar var.
Hepimiz en az sekiz saat uyuyup, bir sonra ki güne dinlenmiş olarak dinamik ve
neşeli başlarız. Evlerimizde hepimizin uyuduğu bir yer var. Burası kardeşimizle
, bir büyüğümüzle paylaştığımız veya tek başına kullandığımız bir odadır.
Sabah uyandığımızda yüzümüzü yıkadığımız, aynada kendimize çeki düzen verdimiz
evimizin farklı bir mekanına geçeriz. Burada diğer odalardan farklı olarak
neler var...(lavabo,ayna, duş .. vb.)
Biz okul kıyafetlerimizi giyerken ,Annemizde bize kahvaltı hazırlamakla meşgul
nerede ? Peki mutfakta neler var ? (eviye, mutfak dolabı,buzdolabı,ocak,bulaşık
mak. Masa...vb.)
Bunun dışında evimizde bütün ailenin birlikte olduğu, tv seyredilen,yemek yenen
, misafirlerin ağırlandığı ....(salon, oturma odası,misafir odası.)diye
adlandırdığımız... odalar mevcut.
Evet artık evden çıkma vakti geldi. .. Ben daire kapımı açtığım zaman üç
komşumla ortak kullandığım geniş bir koridora çıkıyorum. Koridorun sonunda
merdivenler ve asansör bulunuyor,
Dört daireden oluşan katlar üst üste gelerek ,on beş katlı bir blok
oluşturuyor. Bu blokta oturan insanlar, onlara gelen misafirler ,hepsi aynı
asansörü,koridoru, merdivenleri,blok girişini ve bahçesini kullanıyorlar
.
Bloktan çıkıyorum, bahçedeki yolda ilerliyorum iki tarafını çimenlik, aralarda
gül ve diğer çiçeklerden bir öbek ve çınar ağaçları var. Otoparkı da geçip
sokağa çıkıyorum.
Sokak boyunca iki taraflı bloklar sıralanıyor.
Sokak devam ediyor ama , Şimdi binalar dört katlı ve alt katlarında dükkanlar
var. mahallede oturan insanlar günlük ihtiyaçlarını buradan alıyorlar. (
market, kasap, fırın, eczane,züccaciye, gazete bayii, kırtasiye,..vb.)
Aynı sokak devam ediyor evler beş katlı, önlerinde bahçeleri var. Karşıda
100.yıl pazaryeri.
Pazaryerine doğru gitmeyip sola dönüyorum ve sol tarafımda beş katlı binalar
...yürümeye devam ederek sizin okulunuza geliyorum.
Okulunuzun yakınında hangi binalar var ?
Bunları beraberce hatırlayalım.(10 Nisan polis karakolu, dükkanlar...)
Baştan alırsak odadan başladık, odalar evi .. evler bloklar sokakları derken,
sokaklar mahalleyi oluşturdu.
2- MAHALLE :
İşçileri konut sahibi yapmak amacı ile 1965 senesinde Türk-iş konfederasyonu
kuruluyor, emlak bankası ,SSK kredileri ve kooperatif üyelerinin aidatları ile
önce I. etap iç aydınlıktaki 2566 konut yapılarak 1971-1972 senesinde bunlar
sahiplerine teslim ediliyor.
Aynı konfederasyon talebin çok olması üzerine 3500 konutluk II. Etap
içinyüzüncü yıl sitesine 1973 yılında temel atıyor. Talebin çok olması
nedeniyle konut sayısı 4906 ya çıkıyor bu artışı karşılamak için yıldız
blokların sayısı artırılıyor.
Alman mühendisler ve intur inşaat şirketi ilk olarak şantiye binasını (daha
sonra çocuk yuvası olarak kullanılmak üzere yapılıyor ,şu anda 10 nisan polis
karakolu olarak kullanılıyor.) ve ısı merkezi binasını yapıyor. Daha sonra
Girne bölgesindeki alt galeriler ve konutlar bitirilerek ekim 1977de
sahiplerine teslim ediliyor.
Mahalle isimleri 1974 deki Kıbrıs çıkarması sırasında oradaki şehirlerin
isimlerinden seçilerek konmuştur.
1978-1980 yılları arası yönetim ve firma arasındaki anlaşmazlık yüzünden
inşaatlar durmuş. Daha sonra farklı firmalarla anlaşmalar yapılarak inşaatların
tamamı kasım1988de bitirilerek teslim edilmiştir. 1981 yılında işçi federasyonu
kongresi kararı ile mahallenin ismi 100. Yıl sitesi olmuştur.
Türk-iş blokları bir mahallenin ( konut, okul, yeşil alan, PTT, banka ..) aynı
anda düşünülüp ve aynı merkezden ısıtılmasının sağlandığı sosyal konut olarak
yapılmış ilk örnektir. Yüksek bloklar ortada toplanıp etrafı beş katlı
konutlarla çevriliyor ve yeşil alanlar ,çocuk parkları, oyun oynanabilen
meydancıklar , oturma yerleri beş katlıların aralarına serpiştiriliyor.
100.yıl sitesi şehir merkezine yakınlığı, ulaşımın düzenli ve kolay olması,
ODTÜ yeşil alanı kenarında olması nedeni ile hava kirliliğinin nispeten az
olması gibi özellikleri ile kısa zamanda gelişmiş ve başka siteler alış veriş
merkezleri de yapılmıştır.
MAHALLEMİZDEN FOTOĞRAFLAR
1- Beş katlı konutlar,
2- Çok katlı bloklar, otopark, yeşil alan.
3- Muhtarlık,sağlık ocağı, vergi tahsil şubesi,
4- Ortak kullanım alanları (camii, pazaryeri)
5- Servis binaları ( trafo, yakıt merkezi)
6- Çarşı ( PTT, banka ,eczane.)
7- Alış veriş merkezi, market.
8- Eğitim binaları ( yuva )
9- İlköğretim okulları
10- Lise, kolej, üniversite.
11- MTA tabiat tarihi müzesi
12- İzci parkı, yürüyüş yolu.
Bu resimlere bakarken şu soruların cevaplarını vermeye çalışalım.
1- Ne ? ( tabiat tarihi müzesi)
2- Nerede ? ( MTA enstitü bahçesinde)
3- Nasıl ? (dış cephesi granit kaplı,...
4- Ne zaman ? (2001)
5- Ne için? ( MTA bilgilerini, Türkiye’de bulunan madenleri, fosilleri tanımak
görmek isteyenler için , aynı zamanda ileriye dönük olarak ta içinde bulunan
malzemeler korunmuş, bakımı yapılmış oluyor.)
3-KENT :
Sürekli gelişme içinde bulunan ve toplumun yerleşme, barınma, ulaşım,çalışma,
eğitim,dinlenme,eğlenme gibi gereksinimlerinin karşılandığı,pek az kimsenin
tarımsal uğraşlarda bulunduğu yerleşim birimine Kent denir.
Kent insanların sadece yaşadığı bir alan değil, aynı zamanda onların
kendilerini geliştirdikleri ve yer yüzünde var olmanın tadını çıkarmaya
çalıştıkları yerdir.
Kendimizi nasıl geliştirebiliriz?
1- Bilgilenerek: (yuva, ilköğretim,lise,üniversite,)
2- Müzeler : Anadolu medeniyetleri,etnografya müzesi, tabiat tarihi
müzesi,bilim müzesi, hava müzesi. TCDD müzesi
3- Tarihi kalıntılar : Augustos tapınağı, ulustaki roma hamamı ,julianus anıtı.
Anadolu; tarih boyunca Mezopotamya, Truva, Hitit, Antik yunan, Roma, Bizans,
Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin yerleşim yeri olmuş ve onlardan
günümüze çok sayıda ören yeri kalmıştır.
4- Tarihi doku : Ankara kalesi, kale içi ve civarındaki camii, külliye, türbe,
han, hamam , bedesten, Ankara evleri .. v.b
5- Ulus- Kızılay -Bakanlıklar arasındaki cumhuriyet dönemi yapıları
6- Hayvanat bahçesi : AOÇ içindeki hayvanat bahçesinde pek çok hayvanı
görebiliriz.
7- Anıtkabir bahçesinde, seymenler parkındaki botanik bahçesinde pek çok farklı
ağaç görebiliriz.
8- Sanat faaliyetlerini takip ederek;
Tiyatro, opera ,bale, konser, sinema,sergi
9-Spor yaparak : ilgilendiğiniz sporlar?
Kendimizi geliştirmek için önce iyi bir gözlemci olalım.
Mesela Migros alış-veriş merkezini birlikte düşünelim.( otopark, mağazalar,
sinemalar, yemek yeme olanağı.)
İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerinden biri de geçmişini bilmesi,
yaşadığı süreçte geleneğini, geleceğine aktarması ve gelenlere izlerini
sunmasıdır.
Kültür mirasını bilmeyen ve korumayan gelecekteki kültürünü oluşturamaz.
İNSAN TANIDIĞI VE KULLANDIĞI DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKAR
4- KENTİMİZİ TANIYALIM :
ANKARA ADI NEREDEN GELİYOR ?
Ankara adının ‘’Anker’’ yani gemi çapasından geldiği söylenir. Hikayeye göre
Frigya kralı Midas’a rüyasında ilahi bir ses ‘durma kalk topraklarında bir gemi
çapası ara. Onu bulduğun yerde bir şehir kur. Bu şehir sana mutluluk getirecek
‘ diye seslenir. Bir süre sonra Ankara kalesinin bulunduğu tepede çapa bulunur.
Kral Midas da kısa zamanda burada bir şehir kurarak, adını ‘’Anker’’ yada
Ankira’’ koyar. Gemi çapası da uzun yıllar bu şehrin tapınağında saklanır.
Bir başka efsaneye göre :
Bu bölgeye hakim olan Galatlar, hakimiyetlerini güneyde Akdeniz’e kadar uzatmış
ve Mısır donanması ile büyük bir savaşa girmek zorunda kalmışlardır. Savaşın
sonunda büyük bir zafer kazanan Galatlar, bu zaferin sembolü olarak, gemilerin
çapalarını sökerek, tapınaklarına yerleştirmişlerdir. Gemi çapaları ile dolu
tapınakların bulunduğu bu şehre ‘’ çapa şehri’’ anlamına gelen ‘’Angora’’ yada
‘’Ankerium’’ denmiştir.
Diğer efsane ise :
Nuh Peygamber’in gemisinin büyük tufanda buraya demirlediği ve çapasının da
buraya düştüğü , yüzyıllar sonra bulunan çapanın yerine, Ankara’nın kurulduğu
söylenir.
ANKARA TARİHİ :
İ.Ö. 2000......Hititler : Ankara yakınında Gavurkale mevkiinde kalıntılar
bulunuyor.
İ.Ö. 334......Frigyalılar : Gordion başkentleri
İ.Ö. 3 y.y......Galatlar : Ankara başkentleri
İ.Ö. 20- 25 yılları.....Romalılar Agustos tapınağını inşa ediyorlar.
Agustosun yaptığı işler ve o dönem yaşantısını anlatan kitabelerin bulunduğu bu
tapınak İsadan evvelki döneme ait yazılı kaynak olarak dünyada da önemlidir.
Ankara anıtı olarak bilinir. Günümüzde üzerindeki kitabeler dış etkenlerden
bozulmasın diye mermerlerle kapatılarak korunmaktadır.
Ankara doğu ve batıyı birbirine bağlayan mezopotamyadan başlatıp sardise kadar
uzanan kral yolu üzerinde idi. Bu yolun aynı zamanda hıristiyanların hac yolu
olması halkı ekonomik ve sosyal açıdan etkilemiş, hıristiyanlık yerli halk
arasında yayılmaya başlamıştır. Agustos tapınağına pencereler açılarak burası
kiliseye dönüştürülmüştür.
15. y.y......hacı bayram külliyesi öğrencileri yatakhane olarak kullanmışlar.
İ.S. 3 y.y......Roma imparatorluğu ikiye ayrılınca Ankara doğu roma (Bizans)
topraklarında kalıyor
İ.S. 212-217..... Roma Hamamı : İmparator Caracalla tarafından sağlık tanrısı
Asklepion
adına yaptırılan dönemin en büyük hamamı ve sağlık merkezidir.
Günümüzde hamamın soyunma ve yıkanma bölümleri ile yer altındaki külhan ve
servis yolları görülebilmektedir.
İ.S. 270.....yılına kadar açık kent olan Ankara o dönemde Hacı Bayram yamaçları
ve civarındaki düzlüğü kaplıyordu. Roma imparatorluğunun çöküş döneminde
saldırılardan korunmak için ilk surlar yapılıyor. Ordunun kışlık konaklama yeri
ve ticaret merkezi. Tarım, hayvancılık ve dokumacılığı gelişmiş.
Julianus sütunu :Roma imparatoru julianusun Ankara gelişi anısına dikiliyor.
Günümüzde vilayet konağı bahçesinde durmaktadır.
İ.S. 7 y. y.......sınır şehri olan Ankara arapların saldırı ve işgalleri
sonucunda düzlükten kale içine çekilmiş, kenti savunabilmek için ( 651-661)
kale duvarları yükseltilmiştir
Ankara kalesi ,ç ve dış olmak üzere iki surdan oluşuyor. 20 kuleli olan dış
surdan günümüze fazla bir şey kalmamıştır.
İç kale günümüze kadar korunarak gelebilmiştir. 130 x 330 metre dikdörtgen
biçimli kale 43.000. metre karedir. 20 metre ara ile beşgen biçimli 42 kuleden
meydana gelir. 4katlı 10-16 metre yüksekliğinde Ankara taşı ve eski yapılardan
alınan taşlarla örülmüştür.
Ankara arap saldırıları ve işgalleri ara sıra ile el değiştirse de 1073 yılına
kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır.
11. y.y. ......Ankara Selçukluların eline geçmiş, ticaretin Bizans başkentinden
Selçuklu kentlerine kayması üzerine ticaret gerilemiş. Bu dönemde imarlaşma
camii, mescit türünde küçük yapılarla sınırlı kalmış.
Ankara sınır kenti olduğu için askeri açıdan önemini korumuş, surlar
sağlamlaştırılmış.
Bu dönemde Anadolu ya gelen Türkmenlere ilk yurt ve otlak olmuş, buradaki
Hıristiyan Rumlarla Türkler arasında ticari ilişkiler başlamıştır.
Bizans- Danişmendler -Selçuklular arasındaki egemenlik mücadelelerine uzun süre
sahne olmuştur.
AHİLER ............. Ankara bir süre Ahiler tarafından yerel yönetimle
yönetilmiştir.
Bu dönemde Anadolu Selçuklu beylik kavgaları ve haçlı seferlerinin olmasına
karşın. Ahiler başta Ankara olmak üzere tüm Anadolu’nun Türkleşme sürecini
hızlandırmıştır.
Ahi Şerafettin Türbesi : en erken tarihli (1330) kitabeli Selçuklu geleneginde
kare planlı bir yapıdır.
Aslanhane (ahi Şerafettin) camii ve Külliyesi : Selçuklu dönemi için öncü bir
yapı. 13.y.y. Ankara camileri içinde en büyük ölçekli ve en geniş iç mekanı
olandır.
Ahi elvan camii (1331-1389. Ulustaki sokakların büyük bir kısmı , o dönem
geleneksel sanatların yapıldığı ve satıldığı yerlerdi. (at pazarı, saman
pazarı, çıkrıkçılar, demirciler, bakırcılar.)
OSMANLILAR ............ 14.y.y. da güçlenen osmanlı beyliği Anadolu Selçuklu
topraklarını birleştirerek Anadolu da birliği sağlamaya çalışmaktadır.
1362 yılında I. Murat Ahilerle anlaşarak Ankara’yı Osmanlı ülkesine katmıştır.
Ankara bu dönemde de sınır kenti , 1402 yılında Ankara ovasında yapılan savaşta
Yıldırım Beyazıt Timur’a yeniliyor ve bir süre Ankara kalesinde tutsak olarak
kalıyor.
Fatih sultan Mehmet Ankara’yı askeri üst olarak kullanmış 1460 yılında bir süre
burada konaklamıştır.
1469-1471 yıllarında baş vezir Mahmut paşanın bedesten yaptırması kentin sosyal
yaşamında ticaretin giderek önem kazandığını göstermektedir.
Bu dönemde bir çok medrese ve camii yapılmış veya onarılmıştır.( ak medrese,
sarı medrese, Şengül hamamı, karaca bey hamamı, Hacı Bayram camii (1415-1425)
Ankara kale ve kaleyi çevreleyen düzlükte yer almakta Tiftik keçisi yetiştirip
yünü de dokuyarak satmaktadır.
Bu gelişmişlik isyanlar ve Osmanlı imparatorluğunun çöküş döneminde sona erer.
18.y.y. da tiftiği ham madde olarak alan batılılar kendi ülkelerinde dokurlar.
19.y.y. da Tiftik keçisini de Fransa ve İspanyaya götürerek oralarda
yetiştirmeye başlamışlar. Bu da dokumacılığın çöküşünü hazırlamış.
1892........Demiryolu Ankara’ya ulaşır. İstasyon binası ve çevresinde depolama,
yükleme boşaltma işlerinin yapılacağı binalar ile çalışanların barınacağı
servis binaları yapılır.
1907 .......Ankara : 6518.... konut
1 un fabrikası, 10 kiremithane,
1 Gureba Hastanesi,
1 kız orta okulu, 2 erkek orta okulu, 65 ilkokul,
1 mekteb-i mülki,1 mekteb-i idadi, 1 mekteb-i hamidi,1 mekteb-i sanayi,
Taşhan ( Hotel Angora),Birkaç tane kahve hanenin bulunduğu,
15 –20 bin nüfuslu bir Anadolu kasabası görünümünde idi.
1923 deki Ankara’yı Falih Rıfkı Atay şöyle anlatıyor :
Çankaya’dan ufuklar boyu, bomboş bir bozkır parçası görünürdü. Bu kül ve toz
yığınları içinde bir yeni devlete başkent yapmayı düşünmek değil, onun yüzüne
bakmak bile cesaret kırıcı bir şeydi.
Atatürk 27 aralık 1919 da Ankara’ ya gelmiş kendileri için hazırlanan Ziraat
mektebine yerleşmiştir. O andan itibaren ‘’Mektep’’ bir süre tüm ülkenin ve
milli Mücadelenin yönetildiği yer olmuştur.
Daha sonra güvenlik ve şehre yakınlığı açısından daha uygun görülen istasyon
binasına taşınmıştır.
Cumhuriyetin ilanından az önce , 13 Ekim 1923 te Atatürk Ankara ‘yı başkent
yaptığını bütün dünyaya ilan eder.
1892-1924 .........İmar öncesi kendiliğinden gelişme dönemi.
1924-1925 .........Lörcher planı ile öncelik kentsel alt yapı hizmetlerinin
sağlanmasına verilmiş. Demiryolunun kuzeyi toplama ve dağıtım ile bakım ve
servisin gerçekleştirildiği servis alanı, diğer taraf ( Maltepe) ise Ankaranın
ilk endüstriyel üretim bölgesi olarak düşünülmüş. Havagazı ve elektrik
fabrikaları buraya konmuştur.
1932-1957 .........Jansen planı : Genç Türkiye Cumhuriyeti başkentini planlı
bir şekilde kurmak için bir yarışma düzenleniyor. Bu planın gelecek 50 yıla
hizmet verebilmesi için 300 bin nüfuslu bir şehir planı yapılıyor. 1932 de
yürürlüğe giriyor, 1937 de onaylanıyor.
Jansen Ankara’yı yeşil alanlar içinde bir bahçe şehir olarak düşünüyor. Ankara
kalesi şehrin silüetine hakim olacak ve oradan ışınsal olarak yeşil bantlar
kentin içindeki parçaları bütünleyecek. Aktepeyi Tandoğan’a bağlayan yüksel
caddesi ve kumrular sokak ile sürekli kılınan bir aks ve kaleden Hacettepeye
teraslarla inerek gençlik parkına açılan yeşil bantta ikinci aksı oluşturuyor.
Jansen planında kamu ve ticari binalara çok katlı ve büyük kütleler halinde yer
verilmiş, konutlar ise bahçe içinde ikişer üçer katlı olarak düşünülmüştür.
Ulus ticari merkez olma özelliğini korumuş, Sıhhiye sağlık, kültür ağırlıklı,
Kızılay konutların yoğunlukta olduğu yerleşim bölgesi, Bakanlıklar askeri ve
resmi dairelerle bakanlık binalarının olduğu bölge olarak ayrılmış.
Bakanlıklardan yukarıya doğru olan yerler diğer ülkelerin büyükelçilik binaları
için tahsis edilmiştir.
1957 .........Yücel- Uybadin planı, 1950 yılları başlarında Ankara nüfusu 290
bine ulaşmış ve jansen planı yetersiz kalmıştır.
Evlerin ön bahçeleri ile caddeler genişletilmiş , Konutlara dört beş kat
yükseliği verilerek daha fazla nüfus barındırılmasına olanak verilmiştir.
Ankara çok fazla göç alarak, hızla büyüyen bir kent olduğu için daha kalıcı
çözümler aranmış. Ankara etrafına uydu kentler kurarak .nüfus yoğunluğunun
biraz yayılmasına çalışılmaktadır.
Not : Ankara tarihi anlatılırken ilgili fotoğraflar öğrencilere gösterildi.
5- ANKARA FOTOĞRAFLARI
1- Augustos tapınağı
2- Julianus sütunu
3- Hacıbayram camii
4- Anadolu Medeniyetleri müzesi
5- Cumhurbaşkanlığı köşkü
6- Maltepe camii
7- Güven park
8- Gençlik parkı
9- TBMM parkı ve binası
10- Kuğulu park
11- Anıtkabir
12- Hitit anıtı
13- Atatürk Orman Çiftliği
14- TCDD Açık Hava Müzesi
15- Atatürk Kültür Merkezi
16- Kocatepe camii
17- Atakule
18- Dikmen vadisi
19- Ulus meydanı
20- Eski Ankara fotoğrafları.
6- UYGULAMA :
1- Sadece size ait olan bir odanız olduğunu düşünün; bu odanın planını birlikte
oluşturalım,duvarlarını çizdik ,kapı ve penceresini yerleştirdik. Yatağınız,
çalışma masanız, elbise ve kitap dolabınız var. bunların dışında,.
İçinde yaşamaktan mutlu olacağınız bir oda hayal edin.. arkadaşlarınız
geldiğinde onlarla paylaşacağınız, birlikte hoşça vakit geçireceğiniz size özel
neler olmasını isterdiniz.
Bir de odanızın penceresinden baktığınızda nasıl bir manzara görmek istersiniz.
Bunu da kağıdınıza yazın.
7- MİMARLIK :
Sizce Mimarlık nedir ?
Sizce mimar ne yapar?
Mimarlık : bir binayı henüz ortada yokken tasarlayıp onu kağıt üzerinde çizmek,
bu projelerle binaları yapmak . diye düşünmeyin.
Mimarın asıl yaptığı insanların yaşam biçimine yönlendirmek .. İnsanların daha
kaliteli, daha mutlu yaşamalarını sağlamaktır.
Beraberce düşünelim :
1- Kendine ait bahçesi olan müstakil bir evde yaşarsak neler yapabiliriz ?(
bahçesinde domates, biber yetiştirip, balkonunda piknik yapar, bahçedeki büyük
ağacın dalındaki salıncakta sallanabiliriz. Evin, bahçenin bakımını kendimiz
yaparız.)
2- Çok katlı bir apartman dairesinde ise birçok alanı komşularımızla ortak
kullanırız. buraların temizliği, bahçenin bakımı apartman görevlisi tarafından
yapılır. bizimle aynı binayı kullanan komşularımızın haklarına saygılı, onlara
rahatsızlık vermeden yaşamamız gerekir. yürüyüşlerimizi, pikniklerimizi ortak
yeşil alanlarda, çocuk parklarında yaparız.
Bu iki farklı yaşam tarzını mimarı çevremiz belirler.
Mimarlık , yeniyi arayan, sürekli olarak daha ileri teknoloji kullanarak
dengeli bir tasarım çalışması yapabilmek ister.
Mimar ,tasarım kararları alıp bunları uygularken,
1- işlevlerin çözülmesi,
2- biçimlerin geliştirilmesi,
3- teknolojilerin üretilmesi,
4- ekonomik kaynakların iyi değerlendirilmesi,
5- ekolojik dengelerin kurulması,
gibi işlemleri sürdürür, bu işlemlerin sonunda belirli bir gereksinim
programını, belirli bir yatırımla, belirli bir alana uyarlayarak yapıya
dönüştürür.
Mimar; tercihleri hem kullanıcıların beklentilerine ve olanaklarına göre, hem
de şehrin genel bütünlüğüne uygun biçimde yapmalıdır.
MİMARLIKTA ; UYGULAMADA YAPILAN TEMEL SEÇİMLERİN İNSANLARIN YAŞAM KALİTESİNİ,
YAŞAM BİÇİMLERİNİ VE DOLAYISIYLA MUTLULUĞUNU DOĞRUDAN ETKİLEDİĞİNE
İNANMAKTAYIM.. VE BUNUN ÖRNEKLERİNİ DE MAALESEF OLUMSUZ OLARAK ETRAFIMDA
GÖRMEKTEYİM.
Yeşil alan eksikliği insanları doğadan uzaklaştırıp doğa çevre düşmanı bireyler
konumuna ittiği; tanınmayan, anlaşılmayan bir nesnenin (ağaçlar, hayvanlar,
......) sevilemeyeceği ve öneminin kavranmadığı gerçeği, ‘’çevrecilik ‘’
kavramının içinin boşalmasına yol açabilir. Birkaç ağaç ve birkaç kuş türü
dışında doğa bilgisi olmayan birisi yaşamın renklerinin bir bölümünü ıskalamış
demektir.
Çevrecilik asla ‘’ çöp toplama ‘’ değildir. Ülkemizde görülen yüksek kanser
oranı çevre sağlığına gereken önemi vermeyip (veya veremeyip.) yaşam kalitemizi
yükseltmek içinde bazı açılımlara girmemizin zamanının gelip de geçmekte
olduğunun bir göstergesi değil midir.?
Mimarlık tek başına bu sorunlara çözüm getiremese de katkı da bulunabilir. Bu
katkıyı planlamak ve gerçekleştirmek önce birey olarak sonra da mimar olarak
bizlere düşer kanısındayım. Bu dünyayı ödünç aldığımız çocuklarla bunları
paylaşmalı, onların bu konularda gözlemci ve duyarlı olma isteklerini
uyandırmalıyız.
İyiye , güzele doğru bu çaba da bizimde tuzumuz bulunsun.
BULUŞMA.............................25.12.2003
Türk-iş Blokları İlköğretim Okulu 4-B
sınıfında,
Önce sınıf , okul ... evimizdeki farklı işlevleri olan odalar üzerine konuştuk.
Bizimle çabucak kaynaştılar. Mutfak, banyo gibi farklı hacimleri farklı kılan
işlev ve eşyaları bir çırpıda sayıverdiler.
Okulumuzun çevresinde neler var ?
Bir çoğu hemen saymaya başladı, bazıları düşünerek bir şeyler hatırlayıp bize
söyledi.
Okuldan evlerine giderken nerelerden geçiyorlar, sokaklarda neler var ?
Dükkanları , pideciyi, pastaneyi, bankayı ... hiçbir şeyi atlamadılar,
hatta “sokakta köpek ve kediler görüyorum, ağaçlar kuşlar var…’’ dediler.
Mahalledeki binaların fotoğraflarını gördükçe sesler yükseldi ;
Ben orayı biliyorum. Orası banka .. banka, alış-veriş merkezleri ve parkları da
isimleri ile biliyorlar. Trafo ve yakıt merkezini de hemen bildiler. Yakıt
merkezini ‘kocaman depoları ve bacaları olan çadır gibi’ diye tarif ettiler.
MTA müze binası için yorumlar farklı idi :
Kale gibi, merdivene benziyor, üstü yuvarlak, yeşillikler içinde .. hepsi
müzeyi çok iyi biliyor sınıfça gidip gezmişler .
Mahalleden sonra sınırları biraz genişletip Ankara şehir planı üzerinde
birlikte dolaşmaya başladık.
-Ben Atakule’ yi buldum...
-AŞTİ burada ..
-Anıtkabir ..
-A.O.Ç .. Hayvanat bahçesi ..
-Kızılay’ı buldum ..
-Dikmen vadisine ben gittim.
-Kale burada... Ulus ‘da
Ankara fotoğraflarını da gösterdiğimiz için ;
Hacı bayram camii , Anadolu medeniyetleri müzesi hemen bulundu,
Plan üzerinde; okulun önünden başlayarak Kızılay’a ve Ulus’a giden yollar hep
beraber takip edildi. Cadde, bulvar, meydan, kavşaklar geçildi ..
AŞTİ’ den başlayan kırmızı hattı merak ettiler, birlikte metro hattını takip
ettik.
“Kızılay’da hem ‘M’, hem ‘A’ var neden öğretmenim?”, “Siyah hatlar ne?” gibi
soruları oldu.
Bizim sorularımıza cevapları hazırdı
-“Mahallemizin ismi neden 100.yıl ?”
Atatürk koymuş .
-“Ankara ismi nereden geliyor ?”
‘Ana’ dan burası ‘anakara’ daha sonra Ankara olmuş.
Bu arada Seçkin Evcimen bize sordu:
-“Japonya’da binalar esniyormuş da ... neden uyumuyor ?...”
Daha sonra kendilerine verdiğimiz kağıtlara hayallerindeki odaları çizmelerini
istedik.
Bazıları yatak , koltuk , televizyon, noel çamı çizip odasının düzenli olmasını
isterken;
pek çoğunda bilgisayar en ince detayına kadar çizilmiş, markası yazılmış.
Ankaralı çocuklar suya hasret bunu odalarına havuz koyarak gösteriyorlar, bazı
havuzların içinde balık olmasına karşılık çoğu yüzme havuzu istiyor.
Ve hayvanlar ... kuş, kedi, köpek, su kaplumbağası,balık, sincap,yılan...
Göktürk Şirin biraz abartmış ; karınca, kaplan,havuzda köpek balığı,maymun,devekuşu,
mavi fil çizmiş.
Galiba bu sınıf BJK’ lı kapının bir kanadını siyah ,diğerini beyaz boyayanlar,
bir de GS’ lı Ömer Manav var o da Hasan ve Hakan’ la birlikte FB ye karşı oynuyor
.... canım çok ılımlı bir çocuk ; sonuç 0-0 .
Ve çocuklar …
Melih Boya: olmayan köpeği ve kaplumbağasına isimler koymuş, bir güzel
resimlerini çizip,kaplumbağam biber, köpeğim çarli yazmış. İstekler bölümüne
ise yazdıkları : Ben köpek ve su kaplumbağası istiyorum. Ödevlerimi bitirdikten
sonra biraz kaplumbağamı beslerim. Yemeğimi yedikten sonra, ben kardeşim ve
köpeğim dışarıya çıkıp oynarız.
Bu sınıftaki öğrencilerin mimarlardan istedikleri :
1-ERDEM UÇA : Sadece çok sağlam binalar istiyorum.
2-CEREN KOÇ :Mimarlardan her yerlere ev yapmalarını istemiyorum.
3-RÜVEYDA SEVİNDİK :Çok sağlam evler yapın, her yer yeşil olsun, sizden çok ama
çok şeyler bekliyorum.
4-AYTAÇ TOSUN : Yeşil bir doğa, sağlam bina, depremlere dayanıklı bir bina,
evlerin altında fay hattı olmamasını istiyorum, evlerin temellerinin ıslak yere
yapılmamasını istiyorum.
5-BERFU UYGUN :Denize ev yapsınlar.
6-ARZU ERCAN: Yanlış planlar yapmamalarını, ülkemizde sağlam evler, projeler
yapmalarını isterim.
7-CAN ÇUHADAR: İstediğim tüm dünyada barış, dayanıklı bir ev, piramit.
8-NAZLICAN KARAKOÇ : Ben penceremden bakınca şekilli binalar görmek istiyorum
9-EZGİ YÜCEL : Ben mimarlardan güzel bir çevre istiyorum herkesin seveceği ve
temiz tutabileceği bir bölge istiyorum. Mümkünse bazı fakir evi
olmayanlara sağlam ev yapmalarını çok ama çok istiyorum. Bizlere de iyi ve
sağlam bir ev istememin sebebi ise deprem olunca bazı evler hemen yıkılıyor ve
dünyadaki insanların bir kısmı ölüyor.
Onun için mimarlardan güzel bir ev dileğimle.
10-H.ŞAFAK GÜNDOĞMUŞ: Yeşillik-işyerleri-10000 işsiz vatandaşımıza işyeri
11-BURAK SAÇKAN: Güzel evler ve depreme dayanıklı bir ev istiyorum ve size
başarılar dilerim.
12-MERVE KARAKAYA: Sağlam evler yapılması, kaçak eşyasız yapılması.
13-HASAN DALBUDAK: Mimarlar size sesleniyorum. Binalar üstüne binalar
yapıyorsunuz. Her yerde bina var, biliyorsunuz toprağı kazıp üstüne bina
yapıyorsunuz. topraklar 200 yılda anca bir parça kum oluyor. Her yere bina
yapmayın. Yeşillikler olsun. Her yerde ağaçlar ve yeşillikler olsun.
14-AYSU ORMAN : Çok az ama şık güzel binalar, çocukların için odalar olması,
binaların önüne şelale, yürüyüş yolu, çocuk parkı, havuz, çocuk havuzu isterim.
Mimarlardan istekler genelde bunlar.
İlerde ne olmak istediklerini sorduk:
Her mesleği saydılar ama bu sınıfta mimar olmak isteyen yok.
Bizi kabul eden okul müdürü Sedat Öktem, sınıf öğretmeni Gülsen Bektaş , rehber
öğretmen Ayşe Küpeli ve benimle birlikte gelen ODTU öğrencileri Gizem Başkan ve
Levent Kalaç’a teşekkür ederim.
Mimar Fatma BAŞARAN
YÜZÜNCÜYIL TÜRKİŞ BLOKLARI İLKÖĞRETİM OKULU
25 ARALIK 2003 TARİHLİ BULUŞMA RAPORU
25/12/2003 tarihinde, 100.Yıl’daki Türk-İş Blokları İlköğretim Okulu’nun
dördüncü sınıfında mimar Fatma Başaran’la birlikte gerçeklestirdiğimiz
“Kentimiz ve Mimarlık Bilinci” konulu sunumda, öğrencilere içinde yaşadıkları
çevre, çevre binalar, bina sokak ilişkisi, semtlerinin komşu semtlerle olan
ilişkisi, semtlerinin kent içindeki yeri ve rolü, kent merkezi, kentin önemli
çekim merkezleri, temel ulaşım şekilleri, karayolları ve çevre elemanları,
şehirdeki raylı ulaşım birimleri ve benzeri konular hakkında kısa ve eğlendirici
bir sohbet yapıldı. Öğrencilerin de sunuma katılmaları için onlara Ankara
haritası dağıtılıp, üzerinde kenti tanıma amaçlı bir alıştırma yapıldı. Kentin
anıtsal mimari örnekleri dağıtılan resimler yoluyla öğrencilere tanıtıldı. Son
olarak, öğrencilere boş kağıtlar dağıtılıp, hayallerindeki odayı çizmeleri,
kağıdın arkasına ise öğrencilerin mimarlardan beklentilerini yazmaları istendi,
bunlar sunum sonunda araştırma amaçlı belge olarak toplandı.
Görüşümüz, bu sunumun küçük yaştaki öğrenciler için yaşadıkları çevreyi tanıma
konusunda çok yararlı ve eğitici olduğu. İlk başta öğrenciler durgun olup,
anlatılanlar konusunda temkinli yaklaşsalar da sonradan kendilerinin de
katılımı beklendiği anda konuya büyük bir ilgi gösterip, anlatılan konular
hakkında söz alarak kendi yaşadıkları çevreden örnekler verdiler. Özellikle
kent haritası dağıtıldığında gösterdikleri ilgi çok fazlaydı. Daha önceden
sadece içinde bulunarak algıladıkları kenti bir de harita üzerinden yeniden
keşfetmek onları çok heyecanlandırdı. En son olarak yaptıkları “hayalimdeki
oda” çizim çalışması, öğrencilerin yaratma gücünü ve mimari algılarını görme
açısından bizim için yararlı oldu. Sonuç olarak, bu proje hem çevre bilinci
hakkında eğitici aynı zamanda da gerek öğrenciler gerekse bizler için çok
eğlenceli oldu.
Gizem BAŞKAN
Levent KALAÇ
ODTÜ Mimarlık 3.Sınıf Öğrencileri