2 Ekim 2012 Salı

ANKARA "BİRLİK PARKI" HALKINDIR!

ANKARA "BİRLİK PARKI" HALKINDIR!
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yapılaşmaya açtığı "İşci Blokları Mahallesi’ndeki BİRLİK PARKI" ile ilgili olarak, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesinin 15. İdare Mahkemesinde açtığı plan iptali davası sonuçlandı. 
İlgili Mahkemenin 2012/233 ESAS  ve 2012/1197 sayılı KARARI  ile; Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 29/11/2011 tarih ve 3438 sayılı kararıyla yapılan plan değişikliği  hukuka uyarlık bulunmadığı ve kamu yararı gözetilmediği gerekçesiyle, 18.07.2012 tarihinde  kararın tebliğini izleyen günden itibaren  30 gün içinde DANIŞTAY’a temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile iptal edildi. 
Bu kararla Birlik Parkındaki yapılaşma şimdilik durdurulmuştur.

17 Eylül 2012 Pazartesi

Birlik Parkı Yargıda

Birlik Parkı Yargıda

Gökçek'Külfetini karşı layamam'diye yapılaşmaya açarken.Mimarlar Odası'Faturası halka çıkarılmamalı'diyor Birlik Parkı yargıda.Belediyesinin 100.Yıl Mahallesindeki Birlik Parkı'nı konut ve ticaret alanına çevirme kararını yargıya taşıdı.
*MURAT KIŞLALI Anakent 
Belediye Başkanı Melih Gökçek'in Birlik Parkın olduğu gibi kalmasının maliyetinin 90 milyon TL olduğu ve bu parayı karşılamayacakları gerekçesiyle Birlik Parkı'nın yüzde 40'lık bölümüne 40 bin m2. inşaat hakkı tanıması bölge halkı arasında büyük tepkiye yol açtı.Anakent Belediye Meclisi de Parkın konut ve ticaret alanına dönüştürülmesine karşı yapılan 1209 adet itirazı Plan değişikliğinin alınmış yargı kararları doğrultusunda zorunluluktan kaynaklandığı gerekçesiyle dikkate almamıştı.Kararın iptalini isteyen Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Ali Hakkan mülkiyet sorunlarının neticesinde hesaplanan bedellerin yüksekliği gerekçesiyle Birlik Parkı'nın yapılaşmaya açılması başka bir ifadeyle bu büyüklükteki yeşil alanın katledilmesi kamu yararıyla bağdaşmaz dedi. Hakkan şöyle devam etti." Belediyenin mülkiyet sorunlarının arkasına sığınıp böyle bir karar alması hukuken mümkün değil. Plan değişikliği için böyle bir gerekçe gösterilmesi ve mal sahiplerinin talebi doğrultusunda plan yapılması ne kamu yararıyla ne de imar mevzuatı ile bağdaşır.Buradaki mülkiyet sorunlarının faturası bölge sakinlerine ve Ankara kentine çıkarılmamalı." Dilekçede yer alanlar Avukat Gökçe Bolat'ın.Mimarlar Odası Ankara Şubesi adına açtığı davanın dilekçesinde yer alan bazı gerekçeler de şöyle.? Karar bilimsel değil.Dava konusu Meclis kararında kamu kullanımına ayrılmış alanların konut kullanımına dönüştürülmesine ilişkin hiçbir gerekçe yer almamaktadır.? Kamu yararıyla bağdaşmıyor bireysel çıkarları koruyucu artıncı nitelikte değil.kentin güzelleştirilmesi.halkın rahatını arttırıcı.örneğin yeşil alanlarını çoğaltan.trafik güvenliğini sağlayan bu amaçlarla yolları düzenleyen ve genişleten plan değişikliği önerileri yapmak zorundadır.Ancak davalı belediye bu görevlerinin aksine bir plan değişikliği karan almıştır.? Parktan 60 bin kişi faydalanıyor.Birlik Parkı bölgedeki tek parktır.40 bin metrekare yeşil alana sahip.10 bin konut ve civar bölgelerden Balgat.Öveçler.Çiğdem.Karakusunlar.Çukurambar.Kızılırmak Söğütözü mahallelerinde yaşayan kişilerin etkin olarak kullandığı bir parkur.Bölgedeki yoğun konut dokusu içindeki tek temiz hava koridorudur.? Sosyal denge bozulur.Konut ve ticaret kullanım kararının getireceği ilave nüfus artışı sosyal donatı dengesini bozacaktır .

10 Eylül 2012 Pazartesi

BİR "YÜZÜNCÜ YIL PROJESİ" ::: Yakın Çevremizi Tanımak; Türk-İş Blokları İlköğretim Okulu

PROJE YÜRÜTÜCÜLERİ: FATMA BAŞARAN (MİMAR) GİZEM BAŞKAN (MİMARLIK 
ÖĞRENCİSİ) & LEVENT KALAÇ (MİMARLIK ÖĞRENCİSİ)
PROJENİN YÜRÜTÜLDÜĞÜ OKUL: TÜRK-İŞ BLOKLARI İLKÖĞRETİM OKULU
PROJENİN UYGULANDIĞI YAŞ GRUBU: 4. SINIF ÖĞRENCİLERİ
PROJENİN UYGULANDIĞI TARİH: 25.12.2003
PROJE KONUSU: YAKIN ÇEVREMİZİ TANIMAK

Tanıdıkça sever, sevdikçe sahiplenip ,kollayıp, koruruz.
Genelde çevreye duyarsız bir toplum olmamızı; çevreyi tanımayı ders olarak algılayıp o dersi öğrenip görevimizi başarı ile tamamlamış olarak okulda bırakmamıza bağlıyorum.
Her mahallenin oluşum süreci bir hikayesi var, her sokak adının bir öyküsü veya nedeni olduğu gibi. Çevreyi tanıtırken bunları da içine katıp, çocukların gördükleri yerlerin yaşayan, gelişen, değişen, sürekli devinim halinde izlenmesi zevkli bir olgu olduğunun farkına varmalarını sağlamalı, çevreyi tanımayı ders olmaktan çıkarıp, çevreye karşı duyarlı ve koruyucu olmanın bir yaşam biçimi ve ömür  boyu süren bir alışkanlık haline dönüşmesi gereğini çocuklara anlatmalıyız.
Mimarlar Odası Ankara Şubesinin başlattığı ‘’1000 Mimar 1000 Okulda ‘’ projesi ile daha çok çocuğa ulaşmak ve çocukların çevre konusundaki düşüncelerini öğrenmek için bu etkinliğe gönüllü olarak katılıyorum.
SUNUM :
1- YAKIN CEVRE :
Sınıfımızda kaç tane pencere var ?
Pencere içindeki parçalarla birlikte BİR BÜTÜN,
Ama................. sınıfın bir PARÇASI.
Sınıfımız dört duvar, tavan ve döşemeden oluşan bir mekan, kapısını kapattığımız zaman diğer bölümlerden bağımsız sadece bize ait olan bir yer. BİR BÜTÜN,
Ama....... .. okulumuzun bir PARÇASI.
Sınıflar, bunları birbirine bağlayan koridorlar ,öğretmenler odası ,kantin, bahçe... ihtiyaçlarımızı giderdiğimiz diğer bölümleri ile birlikte okul tam bir yapı . BİR BÜTÜN.
Ama............... sokagın bir PARÇASI.
Başka bütün ve parça örnekleri ?
(sokak- mahalle, mahalle-kent, kent-bölge, bölge-memleket.......)
Evimize baktığımız zaman da böyle bağımsız mekanlar var.
Hepimiz en az sekiz saat uyuyup, bir sonra ki güne dinlenmiş olarak dinamik ve neşeli başlarız. Evlerimizde hepimizin uyuduğu bir yer var. Burası kardeşimizle , bir büyüğümüzle paylaştığımız veya tek başına kullandığımız bir odadır.
Sabah uyandığımızda yüzümüzü yıkadığımız, aynada kendimize çeki düzen verdimiz evimizin farklı bir mekanına geçeriz. Burada diğer odalardan farklı olarak neler var...(lavabo,ayna, duş .. vb.)
Biz okul kıyafetlerimizi giyerken ,Annemizde bize kahvaltı hazırlamakla meşgul nerede ? Peki mutfakta neler var ? (eviye, mutfak dolabı,buzdolabı,ocak,bulaşık mak. Masa...vb.)
Bunun dışında evimizde bütün ailenin birlikte olduğu, tv seyredilen,yemek yenen , misafirlerin ağırlandığı ....(salon, oturma odası,misafir odası.)diye adlandırdığımız... odalar mevcut.
Evet artık evden çıkma vakti geldi. .. Ben daire kapımı açtığım zaman üç komşumla ortak kullandığım geniş bir koridora çıkıyorum. Koridorun sonunda merdivenler ve asansör bulunuyor,
Dört daireden oluşan katlar üst üste gelerek ,on beş katlı bir blok oluşturuyor. Bu blokta oturan insanlar, onlara gelen misafirler ,hepsi aynı asansörü,koridoru, merdivenleri,blok girişini ve bahçesini  kullanıyorlar .
Bloktan çıkıyorum, bahçedeki yolda ilerliyorum iki tarafını çimenlik, aralarda gül ve diğer çiçeklerden bir öbek ve çınar ağaçları var. Otoparkı da geçip sokağa çıkıyorum.
Sokak boyunca iki taraflı bloklar sıralanıyor.
Sokak devam ediyor ama , Şimdi binalar dört katlı ve alt katlarında dükkanlar var. mahallede oturan insanlar günlük ihtiyaçlarını buradan alıyorlar. ( market, kasap, fırın, eczane,züccaciye, gazete bayii, kırtasiye,..vb.)
Aynı sokak devam ediyor evler beş katlı, önlerinde bahçeleri var. Karşıda 100.yıl pazaryeri.
Pazaryerine doğru gitmeyip sola dönüyorum ve sol tarafımda beş katlı binalar ...yürümeye devam ederek sizin okulunuza geliyorum.
Okulunuzun yakınında hangi binalar var ?
Bunları beraberce hatırlayalım.(10 Nisan polis karakolu, dükkanlar...)
Baştan alırsak odadan başladık, odalar evi .. evler bloklar sokakları derken, sokaklar mahalleyi oluşturdu.
2- MAHALLE :
İşçileri konut sahibi yapmak amacı ile 1965 senesinde Türk-iş konfederasyonu kuruluyor, emlak bankası ,SSK kredileri ve kooperatif üyelerinin aidatları ile önce I. etap iç aydınlıktaki 2566 konut yapılarak 1971-1972 senesinde bunlar sahiplerine teslim ediliyor.
Aynı konfederasyon talebin çok olması üzerine 3500 konutluk II. Etap içinyüzüncü yıl sitesine 1973 yılında temel atıyor. Talebin çok olması nedeniyle konut sayısı 4906 ya çıkıyor bu artışı karşılamak için yıldız blokların sayısı artırılıyor.
Alman mühendisler ve intur inşaat şirketi ilk olarak şantiye binasını (daha sonra çocuk yuvası olarak kullanılmak üzere yapılıyor ,şu anda 10 nisan polis karakolu olarak kullanılıyor.) ve ısı merkezi binasını yapıyor. Daha sonra Girne bölgesindeki alt galeriler ve konutlar bitirilerek ekim 1977de sahiplerine teslim ediliyor.
Mahalle isimleri 1974 deki Kıbrıs çıkarması sırasında oradaki şehirlerin isimlerinden seçilerek konmuştur.
1978-1980 yılları arası yönetim ve firma arasındaki anlaşmazlık yüzünden inşaatlar durmuş. Daha sonra farklı firmalarla anlaşmalar yapılarak inşaatların tamamı kasım1988de bitirilerek teslim edilmiştir. 1981 yılında işçi federasyonu kongresi kararı ile mahallenin ismi 100. Yıl sitesi olmuştur.
Türk-iş blokları bir mahallenin ( konut, okul, yeşil alan, PTT, banka ..) aynı anda düşünülüp ve aynı merkezden ısıtılmasının sağlandığı sosyal konut olarak yapılmış ilk örnektir. Yüksek bloklar ortada toplanıp etrafı beş katlı konutlarla çevriliyor ve yeşil alanlar ,çocuk parkları, oyun oynanabilen meydancıklar , oturma yerleri beş katlıların aralarına serpiştiriliyor.
100.yıl sitesi şehir merkezine yakınlığı, ulaşımın düzenli ve kolay olması, ODTÜ yeşil alanı kenarında olması nedeni ile hava kirliliğinin nispeten az olması gibi özellikleri ile kısa zamanda gelişmiş ve başka siteler alış veriş merkezleri de yapılmıştır.
MAHALLEMİZDEN FOTOĞRAFLAR
1- Beş katlı konutlar,
2- Çok katlı bloklar, otopark, yeşil alan.
3- Muhtarlık,sağlık ocağı, vergi tahsil şubesi,
4- Ortak kullanım alanları (camii, pazaryeri)
5- Servis binaları ( trafo, yakıt merkezi)
6- Çarşı ( PTT, banka ,eczane.)
7- Alış veriş merkezi, market.
8- Eğitim binaları ( yuva )
9- İlköğretim okulları
10- Lise, kolej, üniversite.
11- MTA tabiat tarihi müzesi
12- İzci parkı, yürüyüş yolu.
Bu resimlere bakarken şu soruların cevaplarını vermeye çalışalım.
1- Ne ? ( tabiat tarihi müzesi)
2- Nerede ? ( MTA enstitü bahçesinde)
3- Nasıl ? (dış cephesi granit kaplı,...
4- Ne zaman ? (2001)
5- Ne için? ( MTA bilgilerini, Türkiye’de bulunan madenleri, fosilleri tanımak görmek isteyenler için , aynı zamanda ileriye dönük olarak ta içinde bulunan malzemeler korunmuş, bakımı yapılmış oluyor.)
3-KENT :
Sürekli gelişme içinde bulunan ve toplumun yerleşme, barınma, ulaşım,çalışma, eğitim,dinlenme,eğlenme gibi gereksinimlerinin karşılandığı,pek az kimsenin tarımsal uğraşlarda bulunduğu yerleşim birimine Kent denir.
Kent insanların sadece yaşadığı bir alan değil, aynı zamanda onların kendilerini geliştirdikleri ve yer yüzünde var olmanın tadını çıkarmaya çalıştıkları yerdir.
Kendimizi nasıl geliştirebiliriz?
1- Bilgilenerek: (yuva, ilköğretim,lise,üniversite,)
2- Müzeler : Anadolu medeniyetleri,etnografya müzesi, tabiat tarihi müzesi,bilim müzesi, hava müzesi. TCDD müzesi
3- Tarihi kalıntılar : Augustos tapınağı, ulustaki roma hamamı ,julianus anıtı.
Anadolu; tarih boyunca Mezopotamya, Truva, Hitit, Antik yunan, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı gibi medeniyetlerin yerleşim yeri olmuş ve onlardan günümüze çok sayıda ören yeri kalmıştır.
4- Tarihi doku : Ankara kalesi, kale içi ve civarındaki camii, külliye, türbe, han, hamam , bedesten, Ankara evleri .. v.b
5- Ulus- Kızılay -Bakanlıklar arasındaki cumhuriyet dönemi yapıları
6- Hayvanat bahçesi : AOÇ içindeki hayvanat bahçesinde pek çok hayvanı görebiliriz.
7- Anıtkabir bahçesinde, seymenler parkındaki botanik bahçesinde pek çok farklı ağaç görebiliriz.
8- Sanat faaliyetlerini takip ederek;
Tiyatro, opera ,bale, konser, sinema,sergi
9-Spor yaparak : ilgilendiğiniz sporlar?
Kendimizi geliştirmek için önce iyi bir gözlemci olalım.
Mesela Migros alış-veriş merkezini birlikte düşünelim.( otopark, mağazalar, sinemalar, yemek yeme olanağı.)
İnsanı diğer canlılardan ayıran özelliklerinden biri de geçmişini bilmesi, yaşadığı süreçte geleneğini, geleceğine aktarması ve gelenlere izlerini sunmasıdır.
Kültür mirasını bilmeyen ve korumayan gelecekteki kültürünü oluşturamaz.
İNSAN TANIDIĞI VE KULLANDIĞI DEĞERLERİNE SAHİP ÇIKAR
4- KENTİMİZİ TANIYALIM :
ANKARA ADI NEREDEN GELİYOR ?
Ankara adının ‘’Anker’’ yani gemi çapasından geldiği söylenir. Hikayeye göre Frigya kralı Midas’a rüyasında ilahi bir ses ‘durma kalk topraklarında bir gemi çapası ara. Onu bulduğun yerde bir şehir kur. Bu şehir sana mutluluk getirecek ‘ diye seslenir. Bir süre sonra Ankara kalesinin bulunduğu tepede çapa bulunur. Kral Midas da kısa zamanda burada bir şehir kurarak, adını ‘’Anker’’ yada Ankira’’ koyar. Gemi çapası da uzun yıllar bu şehrin tapınağında saklanır.
Bir başka efsaneye göre :
Bu bölgeye hakim olan Galatlar, hakimiyetlerini güneyde Akdeniz’e kadar uzatmış ve Mısır donanması ile büyük bir savaşa girmek zorunda kalmışlardır. Savaşın sonunda büyük bir zafer kazanan Galatlar, bu zaferin sembolü olarak, gemilerin çapalarını sökerek, tapınaklarına yerleştirmişlerdir. Gemi çapaları ile dolu tapınakların bulunduğu bu şehre ‘’ çapa şehri’’ anlamına gelen ‘’Angora’’ yada ‘’Ankerium’’ denmiştir.
Diğer efsane ise :
Nuh Peygamber’in gemisinin büyük tufanda buraya demirlediği ve çapasının da buraya düştüğü , yüzyıllar sonra bulunan çapanın yerine, Ankara’nın kurulduğu söylenir.
ANKARA TARİHİ :
İ.Ö. 2000......Hititler : Ankara yakınında Gavurkale mevkiinde kalıntılar bulunuyor.
İ.Ö. 334......Frigyalılar : Gordion başkentleri
İ.Ö. 3 y.y......Galatlar : Ankara başkentleri
İ.Ö. 20- 25 yılları.....Romalılar Agustos tapınağını inşa ediyorlar.
Agustosun yaptığı işler ve o dönem yaşantısını anlatan kitabelerin bulunduğu bu tapınak İsadan evvelki döneme ait yazılı kaynak olarak dünyada da önemlidir. Ankara anıtı olarak bilinir. Günümüzde üzerindeki kitabeler dış etkenlerden bozulmasın diye mermerlerle kapatılarak korunmaktadır.
Ankara doğu ve batıyı birbirine bağlayan mezopotamyadan başlatıp sardise kadar uzanan kral yolu üzerinde idi. Bu yolun aynı zamanda hıristiyanların hac yolu olması halkı ekonomik ve sosyal açıdan etkilemiş, hıristiyanlık yerli halk arasında yayılmaya başlamıştır. Agustos tapınağına pencereler açılarak burası kiliseye dönüştürülmüştür.
15. y.y......hacı bayram külliyesi öğrencileri yatakhane olarak kullanmışlar.
İ.S. 3 y.y......Roma imparatorluğu ikiye ayrılınca Ankara doğu roma (Bizans) topraklarında kalıyor
İ.S. 212-217..... Roma Hamamı : İmparator Caracalla tarafından sağlık tanrısı Asklepion
adına yaptırılan dönemin en büyük hamamı ve sağlık merkezidir.
Günümüzde hamamın soyunma ve yıkanma bölümleri ile yer altındaki külhan ve servis yolları görülebilmektedir.
İ.S. 270.....yılına kadar açık kent olan Ankara o dönemde Hacı Bayram yamaçları ve civarındaki düzlüğü kaplıyordu. Roma imparatorluğunun çöküş döneminde saldırılardan korunmak için ilk surlar yapılıyor. Ordunun kışlık konaklama yeri ve ticaret merkezi. Tarım, hayvancılık ve dokumacılığı gelişmiş.
Julianus sütunu :Roma imparatoru julianusun Ankara gelişi anısına dikiliyor. Günümüzde vilayet konağı bahçesinde durmaktadır.
İ.S. 7 y. y.......sınır şehri olan Ankara arapların saldırı ve işgalleri sonucunda düzlükten kale içine çekilmiş, kenti savunabilmek için ( 651-661) kale duvarları yükseltilmiştir
Ankara kalesi ,ç ve dış olmak üzere iki surdan oluşuyor. 20 kuleli olan dış surdan günümüze fazla bir şey kalmamıştır.
İç kale günümüze kadar korunarak gelebilmiştir. 130 x 330 metre dikdörtgen biçimli kale 43.000. metre karedir. 20 metre ara ile beşgen biçimli 42 kuleden meydana gelir. 4katlı 10-16 metre yüksekliğinde Ankara taşı ve eski yapılardan alınan taşlarla örülmüştür.
Ankara arap saldırıları ve işgalleri ara sıra ile el değiştirse de 1073 yılına kadar Bizans hakimiyetinde kalmıştır.
11. y.y. ......Ankara Selçukluların eline geçmiş, ticaretin Bizans başkentinden Selçuklu kentlerine kayması üzerine ticaret gerilemiş. Bu dönemde imarlaşma camii, mescit türünde küçük yapılarla sınırlı kalmış.
Ankara sınır kenti olduğu için askeri açıdan önemini korumuş, surlar sağlamlaştırılmış.
Bu dönemde Anadolu ya gelen Türkmenlere ilk yurt ve otlak olmuş, buradaki Hıristiyan Rumlarla Türkler arasında ticari ilişkiler başlamıştır.
Bizans- Danişmendler -Selçuklular arasındaki egemenlik mücadelelerine uzun süre sahne olmuştur.
AHİLER ............. Ankara bir süre Ahiler tarafından yerel yönetimle yönetilmiştir.
Bu dönemde Anadolu Selçuklu beylik kavgaları ve haçlı seferlerinin olmasına karşın. Ahiler başta Ankara olmak üzere tüm Anadolu’nun Türkleşme sürecini hızlandırmıştır.
Ahi Şerafettin Türbesi : en erken tarihli (1330) kitabeli Selçuklu geleneginde kare planlı bir yapıdır.
Aslanhane (ahi Şerafettin) camii ve Külliyesi : Selçuklu dönemi için öncü bir yapı. 13.y.y. Ankara camileri içinde en büyük ölçekli ve en geniş iç mekanı olandır.
Ahi elvan camii (1331-1389. Ulustaki sokakların büyük bir kısmı , o dönem geleneksel sanatların yapıldığı ve satıldığı yerlerdi. (at pazarı, saman pazarı, çıkrıkçılar, demirciler, bakırcılar.)
OSMANLILAR ............ 14.y.y. da güçlenen osmanlı beyliği Anadolu Selçuklu topraklarını birleştirerek Anadolu da birliği sağlamaya çalışmaktadır.
1362 yılında I. Murat Ahilerle anlaşarak Ankara’yı Osmanlı ülkesine katmıştır.
Ankara bu dönemde de sınır kenti , 1402 yılında Ankara ovasında yapılan savaşta Yıldırım Beyazıt Timur’a yeniliyor ve bir süre Ankara kalesinde tutsak olarak kalıyor.
Fatih sultan Mehmet Ankara’yı askeri üst olarak kullanmış 1460 yılında bir süre burada konaklamıştır.
1469-1471 yıllarında baş vezir Mahmut paşanın bedesten yaptırması kentin sosyal yaşamında ticaretin giderek önem kazandığını göstermektedir.
Bu dönemde bir çok medrese ve camii yapılmış veya onarılmıştır.( ak medrese, sarı medrese, Şengül hamamı, karaca bey hamamı, Hacı Bayram camii (1415-1425)
Ankara kale ve kaleyi çevreleyen düzlükte yer almakta Tiftik keçisi yetiştirip yünü de dokuyarak satmaktadır.
Bu gelişmişlik isyanlar ve Osmanlı imparatorluğunun çöküş döneminde sona erer.
18.y.y. da tiftiği ham madde olarak alan batılılar kendi ülkelerinde dokurlar.
19.y.y. da Tiftik keçisini de Fransa ve İspanyaya götürerek oralarda yetiştirmeye başlamışlar. Bu da dokumacılığın çöküşünü hazırlamış.
1892........Demiryolu Ankara’ya ulaşır. İstasyon binası ve çevresinde depolama, yükleme boşaltma işlerinin yapılacağı binalar ile çalışanların barınacağı servis binaları yapılır.
1907 .......Ankara : 6518.... konut
1 un fabrikası, 10 kiremithane,
1 Gureba Hastanesi,
1 kız orta okulu, 2 erkek orta okulu, 65 ilkokul,
1 mekteb-i mülki,1 mekteb-i idadi, 1 mekteb-i hamidi,1 mekteb-i sanayi,
Taşhan ( Hotel Angora),Birkaç tane kahve hanenin bulunduğu,
15 –20 bin nüfuslu bir Anadolu kasabası görünümünde idi.
1923 deki Ankara’yı Falih Rıfkı Atay şöyle anlatıyor :
Çankaya’dan ufuklar boyu, bomboş bir bozkır parçası görünürdü. Bu kül ve toz yığınları içinde bir yeni devlete başkent yapmayı düşünmek değil, onun yüzüne bakmak bile cesaret kırıcı bir şeydi.
Atatürk 27 aralık 1919 da Ankara’ ya gelmiş kendileri için hazırlanan Ziraat mektebine yerleşmiştir. O andan itibaren ‘’Mektep’’ bir süre tüm ülkenin ve milli Mücadelenin yönetildiği yer olmuştur.
Daha sonra güvenlik ve şehre yakınlığı açısından daha uygun görülen istasyon binasına taşınmıştır.
Cumhuriyetin ilanından az önce , 13 Ekim 1923 te Atatürk Ankara ‘yı başkent yaptığını bütün dünyaya ilan eder.
1892-1924 .........İmar öncesi kendiliğinden gelişme dönemi.
1924-1925 .........Lörcher planı ile öncelik kentsel alt yapı hizmetlerinin sağlanmasına verilmiş. Demiryolunun kuzeyi toplama ve dağıtım ile bakım ve servisin gerçekleştirildiği servis alanı, diğer taraf ( Maltepe) ise Ankaranın ilk endüstriyel üretim bölgesi olarak düşünülmüş. Havagazı ve elektrik  fabrikaları buraya konmuştur.
1932-1957 .........Jansen planı : Genç Türkiye Cumhuriyeti başkentini planlı bir şekilde kurmak için bir yarışma düzenleniyor. Bu planın gelecek 50 yıla hizmet verebilmesi için 300 bin nüfuslu bir şehir planı yapılıyor. 1932 de yürürlüğe giriyor, 1937 de onaylanıyor.
Jansen Ankara’yı yeşil alanlar içinde bir bahçe şehir olarak düşünüyor. Ankara kalesi şehrin silüetine hakim olacak ve oradan ışınsal olarak yeşil bantlar kentin içindeki parçaları bütünleyecek. Aktepeyi Tandoğan’a bağlayan yüksel caddesi ve kumrular sokak ile sürekli kılınan bir aks ve kaleden Hacettepeye teraslarla inerek gençlik parkına açılan yeşil bantta ikinci aksı oluşturuyor.
Jansen planında kamu ve ticari binalara çok katlı ve büyük kütleler halinde yer verilmiş, konutlar ise bahçe içinde ikişer üçer katlı olarak düşünülmüştür.
Ulus ticari merkez olma özelliğini korumuş, Sıhhiye sağlık, kültür ağırlıklı, Kızılay konutların yoğunlukta olduğu yerleşim bölgesi, Bakanlıklar askeri ve resmi dairelerle bakanlık binalarının olduğu bölge olarak ayrılmış. Bakanlıklardan yukarıya doğru olan yerler diğer ülkelerin büyükelçilik binaları için tahsis edilmiştir.
1957 .........Yücel- Uybadin planı, 1950 yılları başlarında Ankara nüfusu 290 bine ulaşmış ve jansen planı yetersiz kalmıştır.
Evlerin ön bahçeleri ile caddeler genişletilmiş , Konutlara dört beş kat yükseliği verilerek daha fazla nüfus barındırılmasına olanak verilmiştir.
Ankara çok fazla göç alarak, hızla büyüyen bir kent olduğu için daha kalıcı çözümler aranmış. Ankara etrafına uydu kentler kurarak .nüfus yoğunluğunun biraz yayılmasına çalışılmaktadır.
Not : Ankara tarihi anlatılırken ilgili fotoğraflar öğrencilere gösterildi.
5- ANKARA FOTOĞRAFLARI
1- Augustos tapınağı
2- Julianus sütunu
3- Hacıbayram camii
4- Anadolu Medeniyetleri müzesi
5- Cumhurbaşkanlığı köşkü
6- Maltepe camii
7- Güven park
8- Gençlik parkı
9- TBMM parkı ve binası
10- Kuğulu park
11- Anıtkabir
12- Hitit anıtı
13- Atatürk Orman Çiftliği
14- TCDD Açık Hava Müzesi
15- Atatürk Kültür Merkezi
16- Kocatepe camii
17- Atakule
18- Dikmen vadisi
19- Ulus meydanı
20- Eski Ankara fotoğrafları.
6- UYGULAMA :
1- Sadece size ait olan bir odanız olduğunu düşünün; bu odanın planını birlikte oluşturalım,duvarlarını çizdik ,kapı ve penceresini yerleştirdik. Yatağınız, çalışma masanız, elbise ve kitap dolabınız var. bunların dışında,.
İçinde yaşamaktan mutlu olacağınız bir oda hayal edin.. arkadaşlarınız geldiğinde onlarla paylaşacağınız, birlikte hoşça vakit geçireceğiniz size özel neler olmasını isterdiniz.
Bir de odanızın penceresinden baktığınızda nasıl bir manzara görmek istersiniz. Bunu da kağıdınıza yazın.
7- MİMARLIK :
Sizce Mimarlık nedir ?
Sizce mimar ne yapar?
Mimarlık : bir binayı henüz ortada yokken tasarlayıp onu kağıt üzerinde çizmek, bu projelerle binaları yapmak . diye düşünmeyin.
Mimarın asıl yaptığı insanların yaşam biçimine yönlendirmek .. İnsanların daha kaliteli, daha mutlu yaşamalarını sağlamaktır.
Beraberce düşünelim :
1- Kendine ait bahçesi olan müstakil bir evde yaşarsak neler yapabiliriz ?( bahçesinde domates, biber yetiştirip, balkonunda piknik yapar, bahçedeki büyük ağacın dalındaki salıncakta sallanabiliriz. Evin, bahçenin bakımını kendimiz yaparız.)
2- Çok katlı bir apartman dairesinde ise birçok alanı komşularımızla ortak kullanırız. buraların temizliği, bahçenin bakımı apartman görevlisi tarafından yapılır. bizimle aynı binayı kullanan komşularımızın haklarına saygılı, onlara rahatsızlık vermeden yaşamamız gerekir. yürüyüşlerimizi, pikniklerimizi ortak yeşil alanlarda, çocuk parklarında yaparız.
Bu iki farklı yaşam tarzını mimarı çevremiz belirler.
Mimarlık , yeniyi arayan, sürekli olarak daha ileri teknoloji kullanarak dengeli bir tasarım çalışması yapabilmek ister.
Mimar ,tasarım kararları alıp bunları uygularken,
1- işlevlerin çözülmesi,
2- biçimlerin geliştirilmesi,
3- teknolojilerin üretilmesi,
4- ekonomik kaynakların iyi değerlendirilmesi,
5- ekolojik dengelerin kurulması,
gibi işlemleri sürdürür, bu işlemlerin sonunda belirli bir gereksinim programını, belirli bir yatırımla, belirli bir alana uyarlayarak yapıya dönüştürür.
Mimar; tercihleri hem kullanıcıların beklentilerine ve olanaklarına göre, hem de şehrin genel bütünlüğüne uygun biçimde yapmalıdır.
MİMARLIKTA ; UYGULAMADA YAPILAN TEMEL SEÇİMLERİN İNSANLARIN YAŞAM KALİTESİNİ, YAŞAM BİÇİMLERİNİ VE DOLAYISIYLA MUTLULUĞUNU DOĞRUDAN ETKİLEDİĞİNE İNANMAKTAYIM.. VE BUNUN ÖRNEKLERİNİ DE MAALESEF OLUMSUZ OLARAK ETRAFIMDA GÖRMEKTEYİM.
Yeşil alan eksikliği insanları doğadan uzaklaştırıp doğa çevre düşmanı bireyler konumuna ittiği; tanınmayan, anlaşılmayan bir nesnenin (ağaçlar, hayvanlar, ......) sevilemeyeceği ve öneminin kavranmadığı gerçeği, ‘’çevrecilik ‘’ kavramının içinin boşalmasına yol açabilir. Birkaç ağaç ve birkaç kuş türü dışında doğa bilgisi olmayan birisi yaşamın renklerinin bir bölümünü ıskalamış demektir.
Çevrecilik asla ‘’ çöp toplama ‘’ değildir. Ülkemizde görülen yüksek kanser oranı çevre sağlığına gereken önemi vermeyip (veya veremeyip.) yaşam kalitemizi yükseltmek içinde bazı açılımlara girmemizin zamanının gelip de geçmekte olduğunun bir göstergesi değil midir.?
Mimarlık tek başına bu sorunlara çözüm getiremese de katkı da bulunabilir. Bu katkıyı planlamak ve gerçekleştirmek önce birey olarak sonra da mimar olarak bizlere düşer kanısındayım. Bu dünyayı ödünç aldığımız çocuklarla bunları paylaşmalı, onların bu konularda gözlemci ve duyarlı olma isteklerini uyandırmalıyız.
İyiye , güzele doğru bu çaba da bizimde tuzumuz bulunsun.
BULUŞMA.............................25.12.2003
Türk-iş Blokları İlköğretim Okulu 4-B sınıfında,
Önce sınıf , okul ... evimizdeki farklı işlevleri olan odalar üzerine konuştuk. Bizimle çabucak kaynaştılar. Mutfak, banyo gibi farklı hacimleri farklı kılan işlev ve eşyaları bir çırpıda sayıverdiler. 
Okulumuzun çevresinde neler var ?
Bir çoğu hemen saymaya başladı, bazıları düşünerek bir şeyler hatırlayıp bize söyledi.
Okuldan evlerine giderken nerelerden geçiyorlar, sokaklarda neler var ?
Dükkanları , pideciyi, pastaneyi, bankayı ... hiçbir şeyi atlamadılar,
hatta “sokakta köpek ve kediler görüyorum, ağaçlar kuşlar var…’’ dediler.
Mahalledeki binaların fotoğraflarını gördükçe sesler yükseldi ;
Ben orayı biliyorum. Orası banka .. banka, alış-veriş merkezleri ve parkları da isimleri ile biliyorlar. Trafo ve yakıt merkezini de hemen bildiler. Yakıt merkezini ‘kocaman depoları ve bacaları olan çadır gibi’ diye tarif ettiler.
MTA müze binası için yorumlar farklı idi :
Kale gibi, merdivene benziyor, üstü yuvarlak, yeşillikler içinde .. hepsi müzeyi çok iyi biliyor sınıfça gidip gezmişler .
Mahalleden sonra sınırları biraz genişletip Ankara şehir planı üzerinde birlikte dolaşmaya başladık.
-Ben Atakule’ yi buldum...
-AŞTİ burada ..
-Anıtkabir ..
-A.O.Ç .. Hayvanat bahçesi ..
-Kızılay’ı buldum ..
-Dikmen vadisine ben gittim.
-Kale burada... Ulus ‘da
Ankara fotoğraflarını da gösterdiğimiz için ;
Hacı bayram camii , Anadolu medeniyetleri müzesi hemen bulundu,
Plan üzerinde; okulun önünden başlayarak Kızılay’a ve Ulus’a giden yollar hep beraber takip edildi. Cadde, bulvar, meydan, kavşaklar geçildi ..
AŞTİ’ den başlayan kırmızı hattı merak ettiler, birlikte metro hattını takip ettik.
“Kızılay’da hem ‘M’, hem ‘A’ var neden öğretmenim?”, “Siyah hatlar ne?” gibi soruları oldu.
Bizim sorularımıza cevapları hazırdı
-“Mahallemizin ismi neden 100.yıl ?”
Atatürk koymuş .
-“Ankara ismi nereden geliyor ?”
‘Ana’ dan burası ‘anakara’ daha sonra Ankara olmuş.
Bu arada Seçkin Evcimen bize sordu:
-“Japonya’da binalar esniyormuş da ... neden uyumuyor ?...”
Daha sonra kendilerine verdiğimiz kağıtlara hayallerindeki odaları çizmelerini istedik.
Bazıları yatak , koltuk , televizyon, noel çamı çizip odasının düzenli olmasını isterken;
pek çoğunda bilgisayar en ince detayına kadar çizilmiş, markası yazılmış.
Ankaralı çocuklar suya hasret bunu odalarına havuz koyarak gösteriyorlar, bazı havuzların içinde balık olmasına karşılık çoğu yüzme havuzu istiyor.
Ve hayvanlar ... kuş, kedi, köpek, su kaplumbağası,balık, sincap,yılan...
Göktürk Şirin biraz abartmış ; karınca, kaplan,havuzda köpek balığı,maymun,devekuşu, mavi fil çizmiş.
Galiba bu sınıf BJK’ lı kapının bir kanadını siyah ,diğerini beyaz boyayanlar, bir de GS’ lı Ömer Manav var o da Hasan ve Hakan’ la birlikte FB ye karşı oynuyor .... canım çok ılımlı bir çocuk ; sonuç 0-0 .
Ve çocuklar …
Melih Boya: olmayan köpeği ve kaplumbağasına isimler koymuş, bir güzel resimlerini çizip,kaplumbağam biber, köpeğim çarli yazmış. İstekler bölümüne ise yazdıkları : Ben köpek ve su kaplumbağası istiyorum. Ödevlerimi bitirdikten sonra biraz kaplumbağamı beslerim. Yemeğimi yedikten sonra, ben kardeşim ve köpeğim dışarıya çıkıp oynarız.
Bu sınıftaki öğrencilerin mimarlardan istedikleri :
1-ERDEM UÇA : Sadece çok sağlam binalar istiyorum.
2-CEREN KOÇ :Mimarlardan her yerlere ev yapmalarını istemiyorum.
3-RÜVEYDA SEVİNDİK :Çok sağlam evler yapın, her yer yeşil olsun, sizden çok ama çok şeyler bekliyorum.
4-AYTAÇ TOSUN : Yeşil bir doğa, sağlam bina, depremlere dayanıklı bir bina, evlerin altında fay hattı olmamasını istiyorum, evlerin temellerinin ıslak yere yapılmamasını istiyorum.
5-BERFU UYGUN :Denize ev yapsınlar.
6-ARZU ERCAN: Yanlış planlar yapmamalarını, ülkemizde sağlam evler, projeler yapmalarını isterim.
7-CAN ÇUHADAR: İstediğim tüm dünyada barış, dayanıklı bir ev, piramit.
8-NAZLICAN KARAKOÇ : Ben penceremden bakınca şekilli binalar görmek istiyorum
9-EZGİ YÜCEL : Ben mimarlardan güzel bir çevre istiyorum herkesin seveceği ve temiz tutabileceği  bir bölge istiyorum. Mümkünse bazı fakir evi olmayanlara sağlam ev yapmalarını çok ama çok istiyorum. Bizlere de iyi ve sağlam bir ev istememin sebebi ise deprem olunca bazı evler hemen yıkılıyor ve dünyadaki insanların bir kısmı ölüyor.
Onun için mimarlardan güzel bir ev dileğimle.
10-H.ŞAFAK GÜNDOĞMUŞ: Yeşillik-işyerleri-10000 işsiz vatandaşımıza işyeri
11-BURAK SAÇKAN: Güzel evler ve depreme dayanıklı bir ev istiyorum ve size başarılar dilerim.
12-MERVE KARAKAYA: Sağlam evler yapılması, kaçak eşyasız yapılması.
13-HASAN DALBUDAK: Mimarlar size sesleniyorum. Binalar üstüne binalar yapıyorsunuz. Her yerde bina var, biliyorsunuz toprağı kazıp üstüne bina yapıyorsunuz. topraklar 200 yılda anca bir parça kum oluyor. Her yere bina yapmayın. Yeşillikler olsun. Her yerde ağaçlar ve yeşillikler olsun.
14-AYSU ORMAN : Çok az ama şık güzel binalar, çocukların için odalar olması, binaların önüne şelale, yürüyüş yolu, çocuk parkı, havuz, çocuk havuzu isterim.
Mimarlardan istekler genelde bunlar.
İlerde ne olmak istediklerini sorduk:
Her mesleği saydılar ama bu sınıfta mimar olmak isteyen yok.
Bizi kabul eden okul müdürü Sedat Öktem, sınıf öğretmeni Gülsen Bektaş , rehber öğretmen Ayşe Küpeli ve benimle birlikte gelen ODTU öğrencileri Gizem Başkan ve Levent Kalaç’a teşekkür ederim.
Mimar Fatma BAŞARAN
YÜZÜNCÜYIL TÜRKİŞ BLOKLARI İLKÖĞRETİM OKULU
25 ARALIK 2003 TARİHLİ BULUŞMA RAPORU
25/12/2003 tarihinde, 100.Yıl’daki Türk-İş Blokları İlköğretim Okulu’nun dördüncü sınıfında mimar Fatma Başaran’la birlikte gerçeklestirdiğimiz “Kentimiz ve Mimarlık Bilinci” konulu sunumda, öğrencilere içinde yaşadıkları çevre, çevre binalar, bina sokak ilişkisi, semtlerinin komşu semtlerle olan ilişkisi, semtlerinin kent içindeki yeri ve rolü, kent merkezi, kentin önemli çekim merkezleri, temel ulaşım şekilleri, karayolları ve çevre elemanları, şehirdeki raylı ulaşım birimleri ve benzeri konular hakkında kısa ve eğlendirici bir sohbet yapıldı. Öğrencilerin de sunuma katılmaları için onlara Ankara haritası dağıtılıp, üzerinde kenti tanıma amaçlı bir alıştırma yapıldı. Kentin anıtsal mimari örnekleri dağıtılan resimler yoluyla öğrencilere tanıtıldı. Son olarak, öğrencilere boş kağıtlar dağıtılıp, hayallerindeki odayı çizmeleri, kağıdın arkasına ise öğrencilerin mimarlardan beklentilerini yazmaları istendi, bunlar sunum sonunda araştırma amaçlı belge olarak toplandı.
Görüşümüz, bu sunumun küçük yaştaki öğrenciler için yaşadıkları çevreyi tanıma konusunda çok yararlı ve eğitici olduğu. İlk başta öğrenciler durgun olup, anlatılanlar konusunda temkinli yaklaşsalar da sonradan kendilerinin de katılımı beklendiği anda konuya büyük bir ilgi gösterip, anlatılan konular hakkında söz alarak kendi yaşadıkları çevreden örnekler verdiler. Özellikle kent haritası dağıtıldığında gösterdikleri ilgi çok fazlaydı. Daha önceden sadece içinde bulunarak algıladıkları kenti bir de harita üzerinden yeniden keşfetmek onları çok heyecanlandırdı. En son olarak yaptıkları “hayalimdeki oda” çizim çalışması, öğrencilerin yaratma gücünü ve mimari algılarını görme açısından bizim için yararlı oldu. Sonuç olarak, bu proje hem çevre bilinci hakkında eğitici aynı zamanda da gerek öğrenciler gerekse bizler için çok eğlenceli oldu.
Gizem BAŞKAN
Levent KALAÇ
ODTÜ Mimarlık 3.Sınıf Öğrencileri

1 Eylül 2012 Cumartesi

ANKARA, "EVRENSEL.NET"

  • ‘Alışveriş merkezi değil 
  • yeşil alan istiyoruz’



  • Ankara’da Yüzüncü Yıl İşçi Blokları, Çiğdem, Çukurambar ve Kızılırmak 
    Mahallelerinin arasında kalan ve yıllardır semt sakinlerinin uğrak mekanı 
    olan Birlik Parkı’nı belediyenin alışveriş merkezi yapmak istemesine karşı 
    halkın mücadelesi sürüyor.











    Dün parkta toplanan semt sakinleri, yediden yetmişe herkesin kullandığı 
    parklarını vermeyeceklerini ifade etti. Zaten yeşil alan bulmakta zorlandıklarını, 
    “Nefes alacak bir alan kalmadığını” belirten semt sakinleri “Çocuklarımız 
    caddede mi oynayacak” diye sordu. Ayrıca parkın hemen bitişiğinde bulunan
    başka bir alışveriş merkezinin içindeki dükkanların yarısının boş olduğunu da 
    belirten semt sakinleri, “Bizim alışveriş merkezine ihtiyacımız yok” dedi.
    Gazetemize açıklama yapan Yüzüncü Yıl İşçi Blokları Mahalle Muhtarı 
    Hasan Sarıkaya Birlik Parkı’nın park olarak kalması için mücadele 
    ettiklerini ve belediyelerin burayı beton yığınına çevirmemesi gerektiğini söyledi.
    Bir diğer Mahalle Sakini Mimar Ahmet Nedim Kaya da “yeşili sev koru” 
    diyen belediyelerin kendi elleriyle yeşili yok etmesinin hiçbir açıklaması 
    olamayacağını ifade etti. Kaya  parkı kurtarmak için platform kurduklarını
     ve daha fazla semt sakinini bilgilendirmek, daha fazla kişiyle görüşmek 
    için toplantılar yapmaya devam edeceklerini belirtti.
    Evrensel Kültürevi Yöneticisi Kadir Yaşar ise geçtiğimiz hafta başlayan 
    harekete duyarlılığın yüksek olduğunu, kültürevi olarak geniş bilgilendirme 
    toplantıları yapacaklarını ve mücadele sonuçlanana kadar her pazar
     günü saat 15.00’te Birlik Parkı’nda toplanacaklarını ifade etti. 
    (Ankara/EVRENSEL)

31 Ağustos 2012 Cuma

Alıntı:

- “BİRLİK PARKI’NA 90 TRİLYON VERME İHTİMALİ SIFIR” 

Büyükşehir Belediye Meclisi’ne gündemine MHP grubunun sunduğu “Büyükşehir Belediyesi’nin bir başka arsası ile takası yoluyla Birlik Parkı’nın kurtarılmasına ilişkin” önergeyi değerlendiren Başkan Gökçek, önce konuya ilişkin yaşanan tarihi süreci anlatarak
 (?!!) şunları söyledi: 

“Birlik Parkı olacak yer plan yapılırken ‘KOP’ (Kamu ortaklık payı) alanında kalıyor. Plana şerh koyuluyor. Şerhte inşaat başlamadan ruhsat verilmeden bedelsiz terk öngörülüyor. Çankaya Belediyesi, burası Büyükşehir Belediyesi’nin olunca vatandaşa ‘bedelsiz terk yapın’ demiyor. Oradaki vatandaşlardan bir kısmı buradaki ‘KOP’ paylarını birilerine satmaya başlıyor. Biriler de diyor ki ‘bize satın, biz size para veriyoruz’. O para neticesinde bir grubun mülk sahibi olması söz konusu oluyor. Mülk sahibi de park yapılınca ‘bu kamulaştırmasız el atmadır’ diyor dava açıyor ve kazanıyor. Eski parayla 90 trilyon lira el atma parası ödenmesine ilişkin karar geliyor.” 

Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir park için bu parayı verme ihtimalinin “sıfır” olduğunu kaydeden Başkan Gökçek, park çevresindeki bina sahiplerinin de konuya ilişkin sorumluluğu olduğunu belirterek,

“Sen kendin sattın payını, cebine parayı atıyorsun hem de ‘benim sattığım yere sen de para ver’ diyorsun. Parayı cebine koymuşsun, yan kısmındaki binada oturuyorsun, seyrediyorsun, bir de parayı ver diyorsun, var mı böyle bir şey? Gitsinler adamı ikna etsinler ya da kime sattılarsa parayı kurtarsınlar” diye konuştu. 

- “30 TRİLYON VERİN ALALIM” 

Daha sonra CHP ve MHP grubuna 30’ar trilyon verme halinde park arazisini hep birlikte alma teklifini sunan Başkan Gökçek, şu öneride bulundu
Bir fedakarlık yapın. Elimizi taşın altına hep birlikte koyalım. Olay Çankaya içinde. Aslında Çankaya ile Büyükşehir’in parayı vermesi lazım. Ama MHP de siyasi istismar için ortaya çıktı. Madem öyle koyun elinizi taşın altına, parayı ödeyelim. Parkı da Çankaya’ya hibe edeyim
 
CHP Grubu’nun, Başkan Gökçek’in önerisini kabul etmesine karşın MHP grubu maddi sıkıntılar nedeniyle teklifi reddedince, önergenin gündeme alınması oyçokluğu ile reddedildi.